Anathema / My Dying Bride

Bu çok eski bir yazı. Non Serviam dergisinde yayınlanmıştı. King Diamond ve Mercyful Fate daha o zamandan all-time favourite iki grubum olmasına rağmen hasta derecede de Anathema fanıydım - tabii eski Anathema'dan bahsediyorum. Şimdilerde arkadaşlığımız sürse de yeni işleri beni hiç cezbetmiyor açıkçası. Ama nostaljik bir tat için buyrun aşağıya:

BU KARIŞIK BİR YAZIDIR, BAŞLIĞI FALAN DA YOK!

Yıl 1993, alman arkadaşımız Lars’la yeni tanışmıştık. Anathema adını ilk kez ondan duydum, Serenades’i ilk kez o dinletti. İnanamamıştım, böyle bir müzik nasıl olabilirdi! İlk dinleyişte aşktı bu, ve o andan beri hep aynı şiddetle devam etti. Delicesine sevdiğim diğer bütün gruplar bir yana, Anathema bir yana. Daha kimse onları bilmezken ben onları herşeyin üstünde tutardım, herkes onlardan sıkıldıktan sonra da yine hayatımın grubu olmaya devam edecekler...Bu aralar böyle popüler olmaları aslında canımı sıkmıyor değil. Eskiden onlar hakkında bir yazı, bir röportaj bulmak çok zordu, dolayısıyla bulabildiğim yazılar beni acaip mutlu ederdi. Şimdi piyasa oldular, her dakika onlar hakkında birşeyler bulabilmek mümkün, bu da insanı fazlaca heyecanlandırmıyor haliyle. Ama madem herkes birşeyler yazıyor, o zaman benim de duruma uyum sağlayıp bir katkıda bulunmam lazım diye düşündüm. Ne de olsa onlar benden sorulur (en azından Türkiye sınırları içinde). Evet, bunu buradan duyuruyorum ve herkes bunu böyle bilsin (itiraz istemem!!!): en büyük Anathema fanı benim, diğer herkes haddini bilsin!!! Hah, şimdi olayları belli bir çerçeve oturttuğumuza göre esas konuya geçebilirim sanırım. Şimdi efendim ben en büyük fanım ya, dolayısıyla tek Türk Anathema Fan Club üyesi de benim. Bu kulüp de bizim underground fanzine’ler gibi bir dergi çıkarıyor. Son sayısında Anathema fanlarının yanısıra My Dying Bride hayranlarını da ilgilendirecek bir röportaj vardı, ben de bari bunu paylaşayım dedim sizinle (aslında canım grubumu bütün gözlerden sakınmayı, böyle bir grubun var olduğunu bile gizleyebilmeyi isterdim ya neyse, elimiz mahkum, paylaşacağız...yahu, seviyorum işte, kıskanıyom o yüzden!).
Röportaj eski Anathema, şimdiki MDB davulcusu Shaun Steels ve yine MDB gitaristi Andy Craighan ile yapılmış. Karşılaştırmalı Anathema / MDB dönem ödevi gibi birşey. Soruları soran Fan Club yetkilisi Karin Gibson.

Shaun, nasıl oldu da MDB’ye girdin?

Anathema’dan ayrıldıktan birkaç ay sonra beni Andy aradı ve altı haftalığına onlarla çalar mıyım diye sordu, çünkü o zamanki davulcuları Bill Law anavatanı olan Kanada’ya geri dönecekti. Aslında ben geldikten sonra herşey kendiliğinden oluştu. Sık sık buluşup çalıştık ve bu altı hafta içinde neredeyse 2,5 yeni parça yaptık! Harikaydı. Sonrasında ilk hatırladığım şey Andy’nin gelip bana “Shaun, bir sonraki albümü bizle kaydediyorsun!” demesi. İnan bana, çok sevinmiştim.

Duncan’ın grubunda da yer alıyorsun. Herhangi bir yenilik var mı bu konuda?

Evet var. Duncan beni geçenlerde aradı ve yeni grubuyla bir demo hazırladığını, beni de stüdyo kayıtları için istediğini söyledi. Yani büyük olasılıkla bu demoda davulları ben çalacağım.

MDB halen Peaceville ile mi çalışıyor?

Şimdilik evet, ama “The Light at the End of the World” piyasaya çıktığı zaman sözleşmemiz bitecek. Sonrası daha belli değil.

Bu aralar Anathema ile ilişkilerin nasıl?

İlişkilerimiz gayet iyi. Geçenlerde onların iki konserini de seyrettim (Leeds ve Bradford). Vinny beni aradı ve “Poponu kaldır da konserlerimize gel!” dedi. Ben de gittim. Hala arkadaşız, ayrıca bana göre Anathema harika bir live grup!

MDB’nin Martin Powell’la ilişkisi, gruptan ayrılıp Anathema için klavye çaldığından beri nasıl peki?

Andy: Martin’le dostça ayrıldık. Hala çok iyi arkadaşız. (Acaba Martin’in arkalarından neler konuştuğunu biliyorlar mı? – Seyda) Ayrıca turneye çıkacağımız zaman bizim için de klavye çalacağını umuyoruz. (Artık bu söz konusu değil çünkü bunu Bal Sagoth’tan Johnny yapacak.)

MDB Anathema’nın müziğini genel olarak nasıl buluyor? Sen Bradford konserini nasıl buldun?

Andy: Genel konuşmak gerekirse onların iyi bir grup olduklarını düşünüyoruz. Tarzları beni kişisel olarak fazla ilgilendirmiyor ama Bradford konseri gerçekten mükemmeldi.

Shaun: Bence de canlı performansta mükemmeller. Onları çalarken izlemek büyük zevk.

“34,788...Complete” albümü birçok hayranınızı hayal kırıklığına uğratmış. Bu albümü bugünkü bakış açınızla nasıl buluyorsunuz? Gelecek albüm hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bir önceki albümle aralarındaki farklar neler olacak?

Andy: Hayranların hepsini tatmin etmek çok zordur. “34,...” albümünü yaptık ve sonuçtan çok memnunuz. Yapılması gereken bir albümdü bence. Değişik birşeyler denemek istiyorduk ve bunu yaptık da. Bir sonraki albüm yine farklı olacak ve yine birileri hayal kırıklığına uğrayacak. Maalesef bu böyle.

Shaun, sence Anathema ve MDB arasındaki ana farklar ne (müzik dışında)? Çok farklı olduklarını söyleyebilir misin?

Tek fark MDB’nin daha sık çalışması ve elemanların grup dışında da birlikte daha fazla vakit geçirmeleri. Mesela sık sık kamp yapıyoruz, bu da çok zevkli oluyor. Diğer MDB elemanlarıyla aynı frekanstayım ve hepimiz kuzeyli Yorkshire adamlarıyız – EVET! Ale & Pie!!
MDB’de olmak gerçekten çok güzel. Elemanlar harika. Birlikte çok iyi vakit geçiriyoruz ve beraber turneye çıkma fikri bizi çok heyecanlandırıyor ( eğer geçen yazımı dikkatli okuduysanız buna tek sevinmeyen elemanın Aaron olduğunu kolayca tahmin edersiniz – Seyda). En önemli fark aslında şu:MDB’de ne çalacağıma kendim karar veriyorum, Anathema’da ise ne çalacağım ve nasıl çalacağım onlar tarafından belirleniyordu. Bana derlerdi ki “Parçalar çok basit, bu yüzden davulların çok komplike olmalarını istemiyoruz. Ne yap et, basit olmalarını sağla.” Beni yanlış anlama, davulların iyi olduklarını düşünüyorum. Ama “Alternative 4”u şimdi dinlediğimde davulları çalanın gerçekten ben olduğuma inanamıyorum, çünkü duyduğum şey kesinlikle benim stilim değil! Çok daha iyi davul partisyonları kaydedebilirdim. Yine de bence “Alternative 4” hakika bir albüm. Parçaların basit bir yapıya sahip olmaları kötü birşey değil. Ne yapacağımın söylenmesi de aslında çok kötü birşey değil ama seçme şansım varsa biraz daha fazla özgürlüğü seçerim. Ayrıca Duncan’la çok iyi çalışabildiğimi de eklemeliyim, çünkü Vinny ve Danny’nin aksine o beni bazı fikirlerim konusunda desteklerdi.

Birçok fan “Turn Loose the Swans”ın en iyi MDB albümü olduğunu düşünüyor. Siz ne dersiniz?

Andy: Benim en çok sevdiğim bir albüm yok. Hepsinde bazı parçaları veya bölümleri severim. Ama haklısın, hayranlarımız sanırım en çok bu albümü seviyorlar.

Shaun: Kesinlikle bu benim de en sevdiğim albüm. Çok heavy, prodüksiyonu çok kaliteli ve muhteşem şarkı sözlerine sahip!

Grup olarak zevkleriniz aynı mı yoksa herkes farklı şeyler mi dinliyor?

Aşağı yukarı aynı ama kesin birşey söylemek zor. Emperor’dan Portishead’e kadar birçok şeyi dinleriz.

Hangi gruplarla turneye çıkmak isterdiniz?

Andy: Bence Opeth. Harikalar.

Shaun: Bence de Opeth olabilir, ama Voivod’u tercih ederim, çünkü favori gruplarımdan biri. Ayrıca davulcularıyla mektuplaşıyorum.

Shaun’un eklediği bazı bilgiler de şunlar:

Sedulus diye bir grupla çalışıyorum. Bu grubu Sarah Jezebel Deva (ex-Cradle of Filth) ile kurdum. Grup tabiiki davulda ben, vokalde Sarah, klavyede Damien ( yine ex-COF), bas gitarda Sinergy grubundan Kimberly Goss, lead gitarda Solstice’den Hamish Glencross ve belki ikinci gitarist olarak yine eski COF elemanı Gian Piras’tan oluşuyor. Şimdilik altı parça hazır, yakında da kayıda gireceğiz. Bazıları oldukça hızlı ve klavyesi bol parçalar (neredeyse Black Metal) , diğerleri gayet yavaş, bazılarıysa orta hızlı. Gerçekten iyi bir karışım oldu. Sarah yine gösterişli opera tarzı vokalleriyle gruba katkıda bulunuyor. Bence piyasadaki en iyi vokallerden biri. Diyeceğim o ki Sedulus’u takip edin!
Ayrıca yeni MDB albümünü almayı ihmal etmeyin. Olabilecek en karanlık ve melankolik albümlerden biri olacak ve grup tarihinin en romantik ve duygusal parçalarından bazılarını oluşturacak. Bunun yanısıra ilk zamanlardaki sertliğe bir geri dönüşü de farkedeceksiniz.

Evet, Karin’in röportajını fazlaca kısaltmadan size aktarmaya çalıştım. Kişisel olarak Anathema’ya orijinal davulcuları John Douglas’ın dönmüş olmasından dolayı fazlasıyla mutluyum. Ama geçen seneki Türkiye konseri için geldiklerinde uçaktan Shaun inince bayağı şaşırmıştım. Daha önce, yine 1995 yılında İngiltere’deyken iki kez Anathema konserine gitme şansım olmuştu. ilkinde Anathema ile tanışmıştık, onlar da bizi Solstice ile tanıştırmışlardı. Beraber çikolata yiyip, bira içip geyik yapmıştık. O zaman Shaun da vardı işte ve biz havaalanında hemen tanıdık birbirimizi. “Aaa dünya ne küçük bak”, “İnsanoğlu kuş misali canım” filan diye şaşırmıştık. Anathema buradayken onların tercümanı ve rehberi olarak görev almıştım. O sıralar MDB’yi çok ciddi ve asık suratlılar diye eleştiriyorlardı, ama görüldüğü gibi bütün bunlar göreceli fikirler. Birinin beğenmediğini (Martin) öbürü gayet iyi bulabiliyormuş (bu da Shaun). Demek ki bu yazının ana fikri neymiş? Siz siz olun, kendiniz denemeden başkalarının fikirlerine hemen inanmayın...Kafanız yeterince karıştı mı? İyi. Gidin bir kahve için şimdi. Bu mevsimde iyi gelir.


SEYDA PEKER (bu benim bir dönem almış olduğum soyaddır - şaşırmayı önleme amaçlı açıklama;))

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Megadeth'in ilk İstanbul konseri

Rock the Nations Festival I

Manowar Konseri 2005