IN FLAMES Röportajı / 2005

IN FLAMES röportajı / Temmuz 2005

Aşağıdaki röportaj Ağrı Kesici dergisi için Peter Iwers ile gerçekleştirilmiştir:



Merhaba Peter.

Merhaba.

Rock Republic Türkiye’deki ilk konseriniz olacak, beklentileriniz neler ?

Türkiye hakkında çok iyi şeyler duydum, seyircilerden çok iyi tepkiler alacağımızı sanıyorum, çok güzel bir ülke, Türkiye hakkında orda konser vermiş olan diğer gruplardan çok iyi hikayeler aldık, beklentilerimiz ise orada birçok fanın önünde konser vermek. Eğlenceli geçeceğini sanıyorum.

Umarım öyle olacaktır. Peki Türkiye’deki metal piyasası hakkında neler biliyorsun?

Doğrusu pek bir şey bilmiyorum.

Peki gelecek olan albümünüz ‘Crawl Through Knives’ hakkında bize neler söyleyebilirsin?
Ekimde mi çıkacak ? Ve bu ambümü öncekilerle karşılaştırdığın zaman, bizi sound ve stil de ne gibi değişiklikler bekliyor ?

Ekimde çıkacağını umuyoruz, en azından planımız bu şekilde, ama herhangi bir sarkma olur mu bu tabi ki bilinemez. Dün ( 17/05/2005 ) tam olarak her şeyi tamamladık, her şey kaydedildi ve mixi yapıldı. Değişime gelince stilimiz hiçbir zaman değişmedi, sadece kendimizi tekrarlamayıp ilerleyebilmek için kendimize bir şeyler kattık. Daha önceki albümlerimizin içeriğinden aldık ve bunu harmanlarken kendimizden bir şeyler daha kattık, öncekinden biraz daha hızlı, biraz daha melodik ve biraz daha tempolu olan bir kayıt yaptık. Ama yine kasedi teybinize koyup, ilk şarkıyı dinlemeye başladıktan sonra ‘evet bu In Flames‘ diyeceksiniz kesinlikle. Bu her zaman doğal bir gelişim olmuştur, zaman geçtikçe In Flames şarkılarına yenilikler katar.

Albümleriniz fanlarınız arasında zaman zaman uyuşmazlıklar yaratıyor. Örneğin, bazıları ‘Reroute to remain’i piyasa buluyor, kimi de “Soundtrack to your escape”i “iyi, ama ancak o kadar” şeklinde değerlendiriyor. Buradaki birçok fanınız müziğinizin, Amerikan piyasasına uyum sağlamaya çalışır yönde değiştiğini düşünüyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun ve müziğinizdeki değişimi nasıl açıklıyorsun?

Ben böyle düşünmüyorum, biz bize ilginç gelen şeyleri müziğimize yansıtıyoruz. Bence daha önce yaptığımız kayıtların üzerine bir şey katmadan tekrar tekrar aynı şeyleri yapsaydık bu sıkıcı olurdu, biz devamlı yeni bir şeyler yapmak istiyoruz, bu yaptıklarımızı başkalarından dinlesek sever miyiz diye düşünerek bir şeyler yapıyoruz, kendi fanlarımız olabileceğimiz tarzda müzik yapmaya çalışıyoruz, insanların duyduklarında seveceği fakat bir öncekinin aynısı olmayan şeyler yapmaya çalışıyoruz. Evet, Amerika’dan da etkileniyoruz ya da Japonya’dan, Türkiye’den, İsveç’ten, Almanya’dan ya da herhangi bir yerden - biz iyi müzikten etkileniyoruz, bunun nereden geldiği pek de önemli değil. Bizim “sattığımızı” ya da daha popüler olmak için değiştiğimizi düşünen insanlara verebileceğim tek cevap ise, biz sadece o an yapabileceğimiz en iyi albümü yapmaya çalışıyoruz, daha iyi müzik yapabilmek için uğraşıyoruz.

In Flames’in senin için anlamı nedir ?

Grubu kurduğumuzda tüm düşüncemiz yaptığımız müziği bir sonraki safhaya taşıyabilmekti, dünyayı gezmek, değişik insanlarla tanışmak ve eğlenmek ve bunları müziğimizle başarmak, In Flames’in anlamı hepimiz için çok fazla, o benim ikinci ailem gibi, çünkü onunla çok fazla vakit geçiriyorum.

Grupta bir hiyerarşi var mı? Buradaki bazı fanlar karşılaştırıyor, örneğin gitarist Jesper bir çok şarkıyı yazmasına karşın, gruba sonradan katılmasına rağmen Björn daha ön planda gibi görünüyor.

Jesper ve Björn aynı oranda şarkı yazıyorlar. Birlikte oturup tartışıyorlar, riff’ler oluşturuyorlar, sonra şarkıları Anders’e götürüyorlar, Anders de sözleri oturtuyor, sonra da ben bass’ları yazıyorum ve davullar ekleniyor.

Yakında, Judas Priest, Mötley Crue ve Iron Maiden ile çalacaksınız, sizi en çok hangisi heyecanlandırıyor? Ve yaklaşan Ozzfest hakkında neler düşünüyorsunuz ?

Beni en çok Iron Maiden heyecanlandırıyor, çünkü çocukluğundan beri onların büyük hayranlarından biriyim, diğer bir çok grupla zaten çalmıştık ama daha önce Iron Maiden’la hiç çalmadık ve Avrupa’nın en büyük arenalarından birinde onlarla çalacak olmamız işe daha da heyecan katıyor. Tabi ki Mötley Crue’de çok iyi bir grup, onların da çocukluğumdan beri hayranıyımdır, ama onları daha çok parti yaparken dinlerim ve onlarla çalmak büyük bir parti gibi olacak, çok keyif verici olacak ama onlar Iron Maiden’ın olduğu gibi benim kahramanlarım değillerdi. Judas Priest ile daha önce çalmıştık ve çok iyi zaman geçirmiştik. Otuzu aşkın yıldır müzik yapıyor olmaları ve hala fanlarını memnun edebiliyor olmaları gerçekten ilham verici bir şey. Küçük bir grup olarak işe başlayıp büyük bir heavy metal grubu olmaları ve otuzdört yıldır hala sağlam olmaları gerçekten saygı duyulacak bir şey. Ozzfest ise mükemmel olacak, orada da Iron Maiden’ la birlikte çalacağız, yine sahneyi onlarla paylaşacağız, aynı zamanda Mudwayne ve Soilwork’le de çalacağız, aslında bir çeşit ‘highschool reunion’ diyebiliriz.

Birçoğunuz Slayer ile çıktığınız turu en iyi olarak göstermiş sitenizde. Bunun sebebi nedir ?

Slayer’da Iron Maiden gibi benim en büyük kahramanlarımdandır. Onları dinleyerek büyüdüm, onlar daha agresif müziği sembolize ediyorlar, speed metal in kapılarını açtılar, bu tarz müziğe ilgi duymamı sağladılar, tıpkı Iron Maiden’ın heavy metale ilgi duymamı sağladığı gibi. Iron Maiden ve Slayer benim tüm zamanlardaki favori gruplarımdır ve onlardan bahsettiğimiz zaman, gençken hayranı olduğunuz insanların aslında ne kadar sıcakkanlı ve doğal insanlar olduğu gerçeğiyle karşılaşıyorsunuz, ve bu kadar fana sahip olduktan sonra bile hala aynı şekilde ayaklarının yere basıyor olması gerçekten onlara saygı duymanız gerektiği gerçeğini ortaya koyuyor ve çok da ilham verici birşey.

Overkill’den Bobby ile yaptığımız röportajda ona hangi grupları seviyorsun diye sorduğumuzda sizi dinlemekten hoşlandığını söylemişti.

Buna sevindim !

Peki ya siz hangi ‘old school’ grupları seviyorsunuz?

Overkill çok iyidir, Annihilator, Anthrax, Testament…

Peki ya yenilerden ?

Son zamanlardaki en büyük favorim CHIMAIRA ! Gerçekten mükemmel müzik yapıyorlar. Sonra - gerçi çok yeni sayılmazlar ama - Soilwork, Mudwayne… bir çok yeni iyi grup var gerçekten… ama son zamanların en iyisi bana göre Chimaira…

Video klibiniz ‘Trigger’ hakkında buralarda her hangi bir haber okuyamadık, bunun hakkında neler söyleyeceksin ?

Evet, aslında bu çok önceden planladığımız bir şeydi, başka bir grupla beraber bir klip çekmek, interaktif bir şekilde. İki çetenin rekabeti gibi bir şey hakkında olsun istedik ve bunun için Soilwork ve bizim aramızda varolduğu sanılan çekişmenin uygun bir konu olacağını düşündük. Biz arkadaşız ve beraber müzik yapmak çok zevkli bizim için, ama herkes rakip olduğumuzu düşünüyor, bu yüzden ironik bir klip çekmek istedik. Bu klipte onlar bizden, biz de onlardan nefret ediyormuş gibi göründük. Çok iyi tepkiler aldık ve eğlendik aslında sadece.

Bir müzisyen olarak sence, “doğudan” gelen bir grubun Amerika ve Avrupa’da ünlü olabilmesi için neler yapması gerekir?

Bence en önemli olarak yapması gereken tura çıkmak, gidebildiği her yerde konser vermeli ve ilk zamanlarda hatalar yapsa ya da iyi gitmese bile, tura çıkmaya devam etmeli. İnsanların gözünün önünde bu hataları göğüsleyebilmek ve cesareti gösterebilmek, onu ister istemez başarıya götürecektir. Diyebileceğim en önemli şey bu.

Peki bu yaz Türkiye “yanacak” diyebilir miyiz ? Buradaki şovunuz için neler söyleyeceksin ?

Her zamanki gibi elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağız, ama Türkiye’deki izinleri bilemiyorum, pyro kullanabilir miyiz bir fikrim yok, ama bir sorun olacağını sanmıyorum, tam olarak Türkiye yanacak diyebiliriz, yoksa biz “In Flames” olmazdık! O akşam unutulmayacak bir akşam olacak, sadece müziğimizle değil, sahne şovumuzla da unutulmaz bir akşam yaşatacağız.

Son olarak buradaki fanlardan gelen bir soru yönelteceğim size :
Touch Of Red parçasının klibi çoğu kesimce eleştirildi Türkiye’de, Heavy Metal den çok kullandığınız materyallerle bir rap klibini andırıyordu, bunun hakkında söylemek istediğin bir şeyler var mı?

Biz aslında müziğimizde olsun kliplerimizde olsun her zaman mesaj vermeye çalışıyoruz, bu klibin mesajıda ‘kendini çok ciddiye alma’ ( Don’t take yourself too serious ). Aslında sözlerin kliple çok fazla bağdaşmasına uğraşmıyoruz, çıkıyoruz ve eğleniyoruz, önemli olan istediğimiz şeyi yapıyor ve yaparken eğleniyor olmamız, başka bir şey değil.

Teşekkürler, Türkiye’de görüşmek üzere.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Megadeth'in ilk İstanbul konseri

Rock the Nations Festival I

Manowar Konseri 2005