My Dying Bride – “The Dreadful Hours”
Deli Kasap'ta yayınlanan bir albüm kritiği:
Nihayet My Dying Bride’ın 2001 tarihli son albümü The Dreadful Hours ülkemize gecikmeli de olsa gelmiş bulunuyor. Ben bu albümü yazın Almanya’dan alma şansına sahip oldum, ama kritiğini yazmaya bir türlü elim varmadı. Böyle bir albüm nasıl tarif edilir ki? İlk önce kolay kısmından başlayayım: her zamanki gibi Peaceville’den çıkan albümün prodüktörleri Mags ve gitarist Andy, kapak ise Aaron’a ait. Klavyelerde Bal Sagoth’dan Johnny Maudlin yer almış, ayrıca kadroya bir de eski Solstice gitaristi Hamish Glencross eklenmiş.
İşin zor kısmına artwork’ten başlamak istiyorum. Bu bile tek başına bir kabus sahnesi adeta. Kollektif biliçaltımızdaki ölüm korkusunu cehennem renkleriyle tasvir etmiş büyük sanatçı Aaron Stainthorpe.
Bu usta şairin lirikleri ise hepinizce malum olsa gerek. Bu albümde de alışılmış karanlık, depresif çizgisini sürdürmekle birlikte sözler yer yer tehditkar bir hal alıp sizi bir felç hissiyle başbaşa bırakıyor. Tüm sözler dinleyende bir ümitsizlik, çaresizlik ve derin bir keder duygusu uyandırmak için özenle seçilmiş.
İnsan ruhunun en karanlık dehlizlerinde gezintiler sunan bu albümde sözler yine yoruma son derece açık. Bu albüm ateşli halde yatakta bir o yana, bir bu yana dönerken gördüğünüz kabusları hatırlatacak size. Bilinçaltınızdaki en gizli korkularınız açığa çıkıp sizi ele geçirecek, size zifiri karanlık bir cehennem yaşatacak, acı çektirecek, ta ki siz arınmış, bir “katharsis” yaşamış olarak, bu kabustan uyanıncaya dek...
Örneğin “My Hope, the Destroyer”, aşk acısını bir kez tatmış olan her kadının acılarını tazeleyecek, kapanmış yaraları açacak, “The Deepest of all Hearts” canınızı yakacak, yüreğinizi dağlayacak, “The Return to the Beautiful “ adıyla yeniden yayınlanan, orijinal adı “The Return of the Beautiful” olan parça ise sizi 1992 yılına, ilk albüm As the Flower Withers’a geri götürerek anılarınızı canlandıracak.
MDB fanları, doom-death metal severler, kasvetin ve acı çekmenin de kendine has bir güzelliği ve romantizmi olduğunu düşünenler bu albümü kaçırmasın. Aynı zamanda MDB’ın yeni çıkan konser albümü The Voice of the Wretched da kaçırılmaması gereken bir çalışma. Bu kadar sözden sonra aradan çekiliyor ve sizi karanlıkla başbaşa bırakıyorum...tadını çıkarın!
Seyda Babaoğlu
Nihayet My Dying Bride’ın 2001 tarihli son albümü The Dreadful Hours ülkemize gecikmeli de olsa gelmiş bulunuyor. Ben bu albümü yazın Almanya’dan alma şansına sahip oldum, ama kritiğini yazmaya bir türlü elim varmadı. Böyle bir albüm nasıl tarif edilir ki? İlk önce kolay kısmından başlayayım: her zamanki gibi Peaceville’den çıkan albümün prodüktörleri Mags ve gitarist Andy, kapak ise Aaron’a ait. Klavyelerde Bal Sagoth’dan Johnny Maudlin yer almış, ayrıca kadroya bir de eski Solstice gitaristi Hamish Glencross eklenmiş.
İşin zor kısmına artwork’ten başlamak istiyorum. Bu bile tek başına bir kabus sahnesi adeta. Kollektif biliçaltımızdaki ölüm korkusunu cehennem renkleriyle tasvir etmiş büyük sanatçı Aaron Stainthorpe.
Bu usta şairin lirikleri ise hepinizce malum olsa gerek. Bu albümde de alışılmış karanlık, depresif çizgisini sürdürmekle birlikte sözler yer yer tehditkar bir hal alıp sizi bir felç hissiyle başbaşa bırakıyor. Tüm sözler dinleyende bir ümitsizlik, çaresizlik ve derin bir keder duygusu uyandırmak için özenle seçilmiş.
İnsan ruhunun en karanlık dehlizlerinde gezintiler sunan bu albümde sözler yine yoruma son derece açık. Bu albüm ateşli halde yatakta bir o yana, bir bu yana dönerken gördüğünüz kabusları hatırlatacak size. Bilinçaltınızdaki en gizli korkularınız açığa çıkıp sizi ele geçirecek, size zifiri karanlık bir cehennem yaşatacak, acı çektirecek, ta ki siz arınmış, bir “katharsis” yaşamış olarak, bu kabustan uyanıncaya dek...
Örneğin “My Hope, the Destroyer”, aşk acısını bir kez tatmış olan her kadının acılarını tazeleyecek, kapanmış yaraları açacak, “The Deepest of all Hearts” canınızı yakacak, yüreğinizi dağlayacak, “The Return to the Beautiful “ adıyla yeniden yayınlanan, orijinal adı “The Return of the Beautiful” olan parça ise sizi 1992 yılına, ilk albüm As the Flower Withers’a geri götürerek anılarınızı canlandıracak.
MDB fanları, doom-death metal severler, kasvetin ve acı çekmenin de kendine has bir güzelliği ve romantizmi olduğunu düşünenler bu albümü kaçırmasın. Aynı zamanda MDB’ın yeni çıkan konser albümü The Voice of the Wretched da kaçırılmaması gereken bir çalışma. Bu kadar sözden sonra aradan çekiliyor ve sizi karanlıkla başbaşa bırakıyorum...tadını çıkarın!
Seyda Babaoğlu
Yorumlar
Yorum Gönder