Lord Vader, Bono ve Ben




Şu anda iki gençlik idolüm de İstanbul’da! Hatta biri şu an Caddebostan’da imza dağıtıyor. Diğeri ise bugün Boğaz Köprüsünü yürüyerek geçecek, ve tabiî ki daha birçok görüşme yapacak.

Darth Vader ve Caddebostan ‘ı aynı cümlede kullanabilmek çok acayip. Onu ilk gördüğüm an, 1977’de Almanya’da bir sinemada gerçekleşti. Yedi yaşındaydım, annem ve babam ile ilk Star Wars filmini izlemekteydik, ve beyazperdede o belirdi! Zaten filmin ilk dakikalarında Luke Skywalker’a bir çocuğun şıpsevdi duygularıyla aşık olmuştum bile, ama Lord Vader bambaşkaydı! Karanlık tarafı cazip kılan karizma ve gizemin şekil bulmuş haliydi. Star Wars varolduğundan beri çok ciddi bir SW fanı olmamda en büyük rolü kuşkusuz David Prowse’un canlandırdığı bu Sith Lord oynadı.

Fakat bu eski Jedi şövalyesinin yanı sıra başka bir şövalye de şu anda şehrimizde geziniyor. Paul Hewson, ya da sahne adıyla bilinen, “güzel ses” Bono Vox, kurulduğu günden beri asla kadro değişikliğine uğramamış grubu ile – bana göre 20 yıldan fazla bir gecikme ile – İstanbul’da.

U2, beni tam anlamıyla ifade eden, tam anlamıyla doyuracak müziği henüz aramakta olduğum üniversite yıllarımın en önemli grubuydu. Aynı zamanda çok ciddi bir The Cure ve Depeche Mode fanıydım, ama U2 öte bir şeydi. Özellikle Bono’ya olan hayranlığım sınır tanımaz bir haldeydi. Albümleri ve videoları ile yetinmiyor, U2 ile ilgili kitapları bir çırpıda okuyor, haklarında çıkan her satırı kesip bir dosyada biriktiriyordum.

İlk altı albümlerini hatmetmiştim, hala daha da çok değişik, çok derin duygularla severim. Her dinleyiş beni 18 yaş civarına götürür. Ancak 1988 albümleri Rattle and Hum’dan sonra gelen 1990 Achtung Baby albümü ile onlardan koptum. 1990 Heavy Metal’le tanışma yılımdır zira. Gerçek aşkımı bulmuştum, bir daha geriye dönüp bakmadım bile. Ta ki şu an karışık duygular yaşadığımı fark edene dek.

Yarın İstanbul’da ilk kez konser verecekler. Yıl 1988 olsaydı en önden, hatta muhtemelen sahnede oturup Bonu’nun dizinin dibine kendimi zincirleyip seyredeceğim bir konsere gitmeyecek olmam bir garip geldi. Sırf bu muhteşem prodüksiyonu görmek için gidilirdi. Sırf hayatımın bir dönemine damgasını vurmuş bu grubu hayatta bir kez olsun izleyebilmiş olmak adına gidilirdi. Sırf o “U2 aaağğbiii, çok iyi yeaa” diyen çok bilmiş ama grup hakkında aslında bir halt bilmeyen çoğunluğa, sosyeteye, sözde müzik yazarlarına, hiçbirşey bilmeyen basına ve özentilere inat, grubu gerçekten bambaşka duygularla izleyecek kitle ortalamasını yükseltmek adına gidilirdi. Ama gidemiyorum işte. Sormayın neden.

Bono yıllar geçtikçe iyice politik bir karaktere büründü, bunu seven de var, sevmeyen de. Ben bu tartışmaya hiç girmeyip sadece gençlik bocalamalarımda beni muhteşem müzikleriyle yeri geldiğinde teselli eden, yeri geldiğinde başka dünyalara götüren, yeri geldiğinde güç veren bu dört adama selam eder, yarınki konser sonrasında yazılacak, konuşulacak olanları izlemek üzere köşeme çekilirim.

Seyd “Abigail” Babaoğlu

Yorumlar

  1. NEDEN İNÖNÜ'DE ALİ SAMİYEN'DE YA DA ŞÜKRÜ SARAÇOĞLU'NDA YAPMAZLAR? NEDEN MERKEZİ BİR YERDE YAPMAZLAR ŞU ORGANİZASYONU DA İKİTELLİ'DE GECEKONDU MAHALLESİNİN ORTA YERİNDE KUŞ UÇMAZ KERVAN GEÇMEZ BİR YERDE YAPIYORLAR. MİLLETİ ERTESİ GÜN İŞİ-GÜCÜ VAR. BURADAN ORGANİZATÖRLERİ LANETLİYORUM. VE KALIBIMI BAARIM SIRF BU NEDENDEN BİNLERCE U2 FANI ORADA OLAMAYACAK. U2'NUN STADI DOLDURAMADIĞI, SOLD-OUT OLMAYAN TEK KONSERİ OLARAK TARİHE GEÇECEK.

    YanıtlaSil
  2. çünkü adamların sahnesi sadece olimpiyat stadına sığıyor. 100 küsür tır gelmiş ve 1 haftadır sahne kuruluyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Megadeth'in ilk İstanbul konseri

Rock the Nations Festival I

TANKARD Konseri, 12 Şubat 2011