Kayıtlar

Şubat, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Abigail Kış Tatilinde / Bölüm 4

Resim
9 Şubat 2011, Çarşamba O nasıl rüyaydı yahu. Atımla ormanda gezintideyiz. Ortalıkta türlü çeşit orman hayvanatı geziniyor, rakunlar, yaban domuzları, geyikler, kirpiler, tavşanlar, tilkiler…Derken bir kaplan (ne işi varsa orada – kendi habitat’ı bile değil!) peşimize düşüyor. Dörtnala kaçsak da çamurlu bir tepeye geliyoruz, ondan sonrası dişle tırnakla mücadele. En son kaplanın burnuna dirsekle vurduğumu hatırlıyorum. Gece yatmadan fazla Nat Geo Wild izlemişim yine. Bugün sanırım dünya tarihinin en sıkıcı günlerinden biri, since the beginning of mankind. Sadece ev işleri, cheesecake yapımı, buharda sebze pişirimi, feysbukta tavşan, öylece geçip giden bir gün. Ama günü güzel bitirmek için naapıcaz? Tabiî ki Muhteşem Sülüman izleyip eğleneceğiz şimdi! Ala! (Koskoca Kanuni Sultan Süleyman ’ı da bundan sonra Sülüman olarak bilecek olmamız da ne acı). Bu seferki sayı (evet, ısrarla sayı!) adeta 300 gibi çizgi film şiddet estetiğiyle başlıyor. İlginçtir ki tek damla

TANKARD Konseri, 12 Şubat 2011

Resim
Bilmiyorum kaç kere söylemişimdir ama kendimi tekrar ediyor olmam umurumda da değil: Tankard’ın yeri ayrı! 1991 ya da ‘92 olmalı yılı, Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki ilk Tankard konseri aynı zamanda benim jenerasyon metal tayfanın çoğunluğunun ilk kez bir yabancı grup izlediği metal konseriydi. Onu bırak, çıkışındaki kavga efsaneydi. Ama hepsinden önemlisi, ileride kanka olacağım, sonraları benim için önem teşkil edecek her güzel ve her kötü anıyı birlikte yaşayacağım, kızacağım, çok seveceğim, küseceğim, destekleyeceğim, çok uzun yıllar sürecek bir beraberlik ve sonrasında bir daha konuşmamak üzere berbat bir ayrılık yaşayacağım, çok sevip evleneceğim her insanla bu konserde beraber bulunmuş, beraber azıp kudurmuş, belki çarpışmış ve büyük kısmı ile ilk kez karşılaşmış olmamdır. Tuhaftır, o gün oradakiler ileride ailem olacaktı – insan ailesinden bazı fertlerle de ayrı düşebilir, yıllarca konuşmayabilir, küsebilir – ama o gün oraya beraber gittiğim insan ile ise yollarımız bir süre

Abigail Kış Tatilinde / Bölüm 3

Resim
Ve yine kaldığımız yerden devam ediyoruz: 2 Şubat 2011, Çarşamba Sabah sabah Defne Joy Foster ’in ölüm haberini alıyorum. Kendisiyle hiç alakam olmasa da hep sevimli bulurdum. Bir kez de Bodrum’da at bindiğim yerde bir köpek yarışmasını sunmuştu tüm enerjisi ve şirinliği ile. Bir genç insanın hikayesi daha böyle pat diye son buluverdi. İnsanı böyle ölümler hep benzer düşüncelere sevk eder. Hiçbir şeyin garantisi yok, ne kadar vaktimiz kaldığını hiçbirimiz bilmiyoruz, her an her şey bitebilir ve bunun bilincinde yaşamalıyız diye düşünürüz hepimiz en azından bir süre için. Ne yazık ki bazılarımız fazla ciddiye alır bu hayatı, ve bu yaşam süresi için kendilerine verilmiş olan, “şirket arabası” benzetmesini uygun gördüğüm, bedeni. Hatta kendilerine verilmiş şirket arabasını kendi marifetleri sananlar vardır eğer şöyle yılan gibi spor bir model verilmişse kendilerine. Oysa arabanın dışı, rengi, modeli değil, içindeki şoför ve o arabayı nasıl kullandığıdır önemli olan. P

Abigail Kış Tatilinde / Bölüm 2

Resim
Kaldığımız yerden devam ediyoruz: 1 Şubat 2011, Salı Yok, belli ki bana uyku haram. Bir insan tatilken eşi de tatil olmalı kardeşim! Ben mecbur muyum ya onun çalar saatinin asap bozucu sesiyle uyanmaya! Neyse, sakin ol Seyda. Kalk iş yap sen de o zaman. İşleyen demir İsildur. Aaaa kar yağıyo! Yaşasın!!! Aaa! Durdu! 10 dakika kadar süren zorlu kış mevsiminden sonra yine güneş, yine bahar. Bi kakao yapıp da pencereden kar yağışı seyretmeye yetişemedim. Bir köşede hazır bekletsem mi neskuikimi? Ya bi daha yağarsa? Bi beş dakka falan?? Hadi be. Yok. O halde markete git Seyda. Ooo, UNO Croissant çıkarmış. Alma Seyda. Bi ton kalori. Disiplin evet, bravo! Kinder Pingui ve Süt Dilimi? Al tabii, gerekli besinler onlar. Onlarsız geçen ara yıllarının acısını çıkart. Aha, Arka Koltuk başladı. Hmm, konu sanal dünya. O halde Rock FM ’i ara, yayına bağlan, kocayla konuş, Playstation’ına laf sok (Replik: “Sanal dünya ne midir? Salonda Playstation oynayan kocadan çalışm

Abigail Kış Tatilinde / Bölüm 1

Resim
Yazı yazmayı özledim!!! İlham geldiği anlarda yazacağım onca yazı vardı, işlerden güçlerden vakit bulamadım, ilham da beklemedi, uçup gitti. Tekrar dönene kadar ben burayı biraz amacına uygun, yani internet günlüğü olarak kullanayım o halde. “Abigail Tatilde” başlıklı yaz sayıklamalarımın bir kış versiyonu olabilir mi? Olsun! Yaz mevsimini pek sevmem zaten, kış çocuğuyum. Almanya’da karanlık bir Mart gününde doğmuş, karlar içindeki bebeklik fotoğraflarında yüzünde hep kocaman bir sırıtış olan, bahçedeki çiçeklerimizi yemeye gelen geyik ve tavşanları izlemekten mutluluk duyan bir bebektim. Hala daha iş arkadaşlarımla devamlı serviste ısı seviyesi üzerine tartışır dururuz: Ben: “Kaloriferi kapatın yahu çok sıcak! Nefes alamıyorum!!!” Onlar: “Hayııırrr donuyoruzzz, daha da açalım!” Ben: “Yahu üzerinizde kışlık montlar var???” Ya da: Onlar: “Öff şu kış bir bitse! Havalar bir türlü ısınmadı!” Ben: